Kategoriler
Köşe Yazıları Manşet

Sarıyer neden Beşiktaş gibi olamıyor?

SARİYERGAZETESİ.COM – BEKİR BATU – KÖŞE YAZISI

Boğazın incisi Sarıyer ne yazık ki ticari canlılık bakımından hiç de hak ettiği yerde değil. Öyle ki İstanbul’un taşra semtleri olarak bilinen ve pek çoğumuzun muhtemelen burun kıvırarak ismini sayacağı birçok bölgede bile esnaf daha çok iş yapıyor, müşteri yoğunluğundan dolayı mekanlar geceleri geç saatlere kadar açık oluyor. Oysa yaşamakla gurur duyduğumuz, adını büyük bir onurla söylediğimiz Sarıyerimiz’de ise ticaret maalesef giderek sönükleşiyor. Belli başlı mekanların dışında genel anlamda işyerleri bırakın kara geçmeyi adeta batmamak için direniyor.

Sarıyer, akşamları 20.00’den sonra neredeyse karanlık bir kente dönüşüyor. Balık lokantaları ve boğazdaki bazı mekanlar dışında ne yazık ki ticari yaşam duruyor.

Oysa Sarıyer’de hayatın durduğu saatlerde, İstanbul’un pek çok semtinde adeta hayat daha yeni başlıyor. Sarıyer’in en merkezi caddeleri karanlığa döndüğü saatlerde, adı geçmişte yaşanan sel olaylarıyla hafızamıza kazınan Alibeyköy’de bile pek çok mekan geceleri tıklım tıklım dolu oluyor. Çeliktepe, Seyrantepe gibi semtlerde de durum farksız.

Peki biraz da hemen yanı başımızdaki Beşiktaş’a bakalım…

Sarıyer’in karanlığa büründüğü saatlerde özellikle komşumuz Beşiktaş’ta ayrı bir hayat yaşanıyor. Geceleri nereye baksanız tüm mekanlar adeta tıklım tıklım dolu. Sadece eğlence kulüpleri değil, kafeler, lokantalar, restoranlar ve aklınıza neresi gelirse…

Ortaköy, Beşiktaş Çarşı, Etiler, Bebek, Arnavutköy… Burada hayat tüm canlılığıyla gece geç saatlere kadar devam ediyor. Ne yazık ki aynı saatlerde Sarıyer’in en merkezi noktaları bile karanlık kente dönmüş oluyor. Tarabya, Yeniköy, Emirgan, İstinye gibi semtlerde belli başlı mekanların dışında neredeyse tüm mekanlar kapalı. Oysa işyeri kiraları açısından Sarıyer hiç de ucuz değil. Üstelik İstanbul’da kiraların en yüksek olduğu ilçelerin başında Sarıyer geliyor. Peki Sarıyer’de ticari hayat akşam saatlerinden itibaren biterse, esnaf nasıl para kazanacak, nasıl iş yapacak? Kirasını nasıl ödeyecek, maaşları nasıl toplayacak, vergiye ve diğer giderlere nereden para bulacak?

İstanbul’un en gözde ilçelerinden Sarıyer’e bu tablo maalesef hiç yakışmıyor, esnafımız ve insanlarımız vizyonsuz yöneticiler yüzünden mağdur ediliyor. Sarıyer’i yönetenler bu konuda kendilerini sorgulamalıdır. Sarıyer’in özellikle geceleri canlılık kazanması ve cazibe merkezi haline dönüştürülmesi gerekiyor. Sarıyerliler akşamları aileleriyle birlikte ne kadar çok sokağa çıkar, İstanbul’un diğer ilçelerinden ne kadar çok insan buraya gelirse herkes için daha kazançlı olacaktır. Sarıyer’de iş yerleri ne kadar çok iş yaparsa, ilçedeki işsizlik oranı o kadar çok düşer, tüm sektörlerde canlılık yaşanır. Bu durumda devlet daha çok vergi kazanacak, sokaklar daha da canlanarak Sarıyer’in marka değeri giderek artacaktır.

Ancak tüm bunların gerçekleşebilmesi için öncelikle Sarıyer’in akşamları çok iyi bir aydınlatma sistemiyle aydınlatılması gerekiyor. Sokaklar karanlık olduğu için insanlar sokaklara çıkmaktan çekiniyor, can güvenliği endişesi yaşanmasa bile, en basitinden sokak köpeklerinin karanlıkta saldırmasından endişe ediliyor.  Oysa Sarıyer’in kör noktaları canlandırılsa, bazı sokaklar geceleri trafiğe kapatılıp Ortaköy misali mekanlara dönüştürülse her yer daha da güzelleşecektir. İnsanlar akşamları da dışarıda alışveriş yapma şansı bulacağı için işyerlerinin cirosu giderek artacaktır.

Böylece Sarıyer’in insanları eğlenmek ve para harcamak için Beşiktaş gibi diğer ilçelere gitmek zorunda kalmayacaktır. Sarıyer’de pek çok işyeri hayatta kalmak için canla başka mücadele ederken, başka semtlerde esnaflar küçücük dükkanlarında müşteriye iş yetiştiremiyor. Bu manzarayı görmek, bir Sarıyerli olarak inanın beni rahatsız ediyor.

Peki Sarıyer nasıl canlanır?

Sarıyer Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi el ele verip Sarıyer’i cazibe merkezi haline getirmeye çalışmalıdır. Turizmi, doğal güzellikleri, balığı, böreği meşhur olan bu semti herkesin uğrak noktası haline dönüştürmelidir. Sarıyer her mahallesiyle akşamları ışıl ışıl bir semt olmalıdır. Her mahallede pilot noktalar ve sokaklar belirlenmeli ve bu yerler trafiğe kapatılarak cazibe merkezi haline getirilmedir. Buralarda yeni yeni işyerlerinin açılması teşvik edilmelidir.

Sarıyer’de neden BÖREK FESTİVALİ yapılmıyor?

Ayrıca Sarıyer Belediyesi, ilçenin tanıtımı için daha çok proje üretmelidir. Örneğin tüm Türkiye’de böreğinin meşhur olmasıyla tanınan bir ilçede neden geleneksel olarak börek festivali düzenlenmez? Sarıyer’deki tüm börekçilerin katılacağı bir festival neden gerçekleştirilmez. Böyle bir festivale inanın sadece İstanbul’dan değil ülkenin değişik yerlerinden insanlar da gelir, medya bu festivale geniş yer verir. SARIYER BÖREK FESTİVALİ… Artık İBB ile Sarıyer arasında siyasi uyumsuzluk sorunu yaşanmayacağına göre Sarıyer’de deniz ulaşımı boğazdaki tüm mahalleleri kapsayacak şekilde yapılmadır. Örneğin neden Rumeli Feneri ve Garipçe’ye de deniz ulaşımı seferleri yapılmıyor. Her şeye para gözüyle bakmak doğru mu? Yeri gelmişken hemen hatırlatalım, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1912 yılında Eminönü’den Rumeli Feneri’ne demir yolu rayı döşenmesi için ihale düzenlendiğini unutmamak gerekir. Nüfusu yok denecek kadar az bir uç noktaya tren götürülmesi bir asır önceden düşünülmüş. Ne var ki Balkan Savaşı çıkınca bu proje yarıda kalmış.

Ayrıca Büyükdere’de belediye eliyle yapılacak çevre düzenlemesi sayesinde bölge Ortaköy havasına sokulabilir. Kısacası istedikten sonra yapılamayacak şey yoktur. Sarıyer’i cazibe merkezi haline getirmek ilçeyi yöneten herkesin görevi ve önceliği olmalıdır. Aksi halde köy ile kasaba havası arasında kalmaktan bir türlü kurtulamayız, diğer ilçelerin yakaladığı hayat canlılığını ve marka değerini gıptayla izlemeye devam ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir