SARİYERGAZETESİ.COM – RUKİYE AY – KÖŞE YAZISI
Her yeni güne başlarken artık galiba ilk düşündüğümüz soru “acaba bugün zam geldi mi” oluyor. Yanıtını ise yola çıkınca veya fatura gelince anlıyoruz. Yaşanan ücret artışları hiçbir zaman “zam” olarak adlandırılmadığından olsa gerek sanırım artık biraz da “yeni tarifeleri” kabullenir olduk!
Çok değil bundan az sene evvel zamlar kuruşlar halinde gelirdi. Herkes böylesi bir artışı makul görür “eyvallah” der geçerdi. Paranın değeri iyice düştüğünden midir yoksa insanların geçim sıkıntısı yaşadığı görülmek istenmediğinden mi artık artışlar daha fazla oluyor. Peki, bu hızla nereye gidiyoruz ya da nereye gidemiyoruz?
Tüm bunları bir kenara bırakıp bir de toplumda zam konusunda yaşanan particilik ve yandaşlığa değinmek istiyorum. “Benden olan bana zam yapsın, ama senden olan bana sakın zam yapmasın” diye düşünülüyor. “Benden olanın hakkıdır yapar, ama senden olanın hakkı yok yapamaz!” “Siz yapıyorsunuz da biz yapmayalım mı…” Zam geldiği zaman ne yazık ki siyasi düşünce dinlemiyor. Çünkü sen, ben, o ya da biz, siz, onlar zamirlerinin ötesinde “hepimiz” kelimesine tekabül ediyor zam!
Durum böyleyken, hepimizi ilgilendiren artışlar da söz konusuyken bırakalım her şeyi bir kenara…
Etrafımıza örülen zam duvarlarına her geçen gün bir tuğla daha ekleniyor. Bu duvarları aşacak maddi gücümüz varsa yol alabiliyoruz. Yoksa güçlüklerle mücadele edeceğimiz yeni bir güne başlıyoruz.
Ulaşım bir toplumun en doğal hakkıdır. Öyle ki bu bence yaşama hakkı kadar doğaldır. Aynı şekilde elektrik, su, doğalgaz gibi ihtiyaçlar da yaşamın en temelidir. Dolayısıyla tıpkı bir binanın temeli sağlam olursa ayakta daha rahat durabileceği gibi insan da temel ihtiyaçlarını kolayca sağlarsa ayakta durabilir. Her gün cebindeki parasının yarısından fazlasını yola ya da faturaya harcadıkça tükenir. Tükendikçe de mutsuzlaşır… Yoksa kim istemez ki İstanbul’u kültürle, sanatla dolu dolu yaşamayı! Her gün ailecek dışarıya çıkıp keyifle gezebilmeyi. Temel ihtiyaçlar, beslenme ve ulaşım masrafları arasında üç kuruş beş kuruşu hesap ederek cambazlık oynamamayı…
İstanbul’da yaşanan trafik sorununa bakarsak toplu ulaşım araçlarını kullanma alışkanlığımız bir ihtiyaçtan öte zorunluluk aşamasına geçmiş durumdadır. Zaten günde milyonlarca insan çok sayıda toplu ulaşım aracını da kullanıyor. Yani toplu ulaşımın önemi anlaşılmış ve dolayısıyla tercih edilir olmuşken zam gelmesi herkesi olumsuz etkiledi.
Sözün özü, her şeye rağmen iyi ki gökyüzü sonsuz ve nefes almak hala bedava diyelim! Sevgiyle kalın…