SARİYERGAZETESİ.COM – RUKİYE AY – KÖŞE YAZISI
Dünyayı kasıp kavuran ve son olarak Türkiye’de de görülen korona virüs salgını herkesi alarma geçirdi. Uzmanların virüsten korunmak için neler yapılması gerektiği yönündeki uyarıları sonrasında marketlerde başta kolonya ve antibakteriyel jeller olmak üzere temel tüketim gıdaları gibi birçok ürün de hızla tükendi, raflar bir anda bomboş oldu… Bu arada bu hızla talep edilen ürünlerin fiyatları da fırsatçılar tarafından iki katına çıkarıldı. Türkiye’de korona virüs vakaları görülmesi üzerine insanları paniğe sevk eden bilgi kirlilikleri oluştu.
Aslında korona virüs salgını haberleri gündeme gelmeden önce günlük yaşamımızda fark etmediğimiz ama hayatın bir gerçeği olan “mikroplar” her yerde vardı. Uzmanlara göre bir insan vücudundaki toplam mikrop sayısı inanılmaz ama 90 trilyon! Dolayısıyla vücudumuzdaki mikrop, vücut hücre sayımızın 10 katı. Ama tabi bunların hepsi zararlı değil, bizim için yararlı olanlar var. Biz mikropları görmediğimiz için belki de bu kadar rahat hareket edebiliyoruz. Kullandığımız telefon, para, bilgisayar klavyesi ve mouse, kapı kolları, toplu ulaşım araçlarında tutunduğumuz yerler, oturduğumuz sandalye ve aklımıza gelmeyen sayısız daha pek çok yerde mikroplar var. Peki, nasıl bu şekilde rahat yaşıyoruz, bence farkında olmadığımız için…
Son günlerde özellikle dikkatimi çok fazla çeken toplu ulaşım araçlarında ağzını kapatmadan “havaya doğru hapşırma” vakaları sonrasında sağlık konusunda aşırı duyarsız olduğumuzu düşünüyordum. Öyle ki sorumsuzca havaya saçılan bu hapşırıklar gerçekten can sıkıcı bir duruma gelmişti. Kendi sağlığımız korumak adına yapılan bu duyarsızlıklar karşısında savunmasız kalıyordum. Üstüne üstlük böyle davranışta bulunanlar çevresinden bir uyarı da almıyordu. Hatta bir keresinde elime döktüğüm kolonya kokusundan rahatsız olanlar olmuştu!…
İlkbahara merhaba dediğimiz Mart ayı itibariyle Türkiye korona virüs için alarma geçti. Televizyonda haberlerde uzmanların uyarısı sonrası her şey değişti! Geçenlerde bir kadın elindeki kocaman ıslak mendil paketinden bir mendil çıkarıp önce kendi ellerini sildi ve ardından yanındakilere de “ister misiniz” diyerek ikram etti. Ne güzel bir davranış öyle değil mi? Yani temizliğe olan duyarlılık ve farkındalık arttı. Herkes önce kendisini sonra da çevresindekileri düşünmeye başladı. Paylaşma duygularının da arttığını gördük. Türkiye’de bir “hoş geldiniz” geleneği olan kolonya ikramı da yeniden çok popüler oldu. Çeşit çeşit kolonyalar evlerde, iş yerlerinde yeniden en baş köşeye yerleşti. Hatta marketlerdeki rafları bomboş kaldı. “Hayatta en önemli şey sağlık” cümlesini en derinden hissettik ve önlemler almak adına bir koşturmaca içerisine girdik… Aslında bu telaş havası bazen yerini paniğe bırakıp stok yapmak amacıyla fazla fazla alınan ürünler vatandaşların bir kısmını da mağdur etti. “Bencillik” en bulaşıcı virüstür, dikkat edelim. Hem de toplum içinde yayılması ışık hızındadır. Herkes birbirinden gördüğü bencilliği çok çabuk benimseyip uygular hale gelebilir.
Peki, biz toplum olarak nerede yanlış yaptık! Sağlığımızı hiçe sayarak dikkat etmediğimiz temizlik kurallarını neden rafa kaldırmıştık? Bunun ilk ve en önemli nedeni temizlik ürünlerindeki fahiş fiyatlar ve ikinci nedeni de tembellik diye düşünüyorum… Oysaki tüm temizlik kuralları herkese çocuk yaşlarda öğretilmişti. Unuttuk (mu)! Çok acı bir durum ama yerlere tükürmeyi, ağzımızı kapatmadan hapşırmayı, ter kokmayı, kişisel temizliğe dikkat etmemeyi, kıyafetlerimizi yeterince yıkatmamayı, ellerimizi sık sık yıkamamayı ne ara alışkanlık edindik!
Dilerim ki Türkiye mücadele ettiği korona virüs salgınından bir an önce kurtulur ve son günlerde zorunlu olarak (yeniden) edindiğimiz tüm temizlik kurallarını dikkatle uygulamaya devam ederiz. Toplum sağlığı için farkındalık çok önemlidir. Çünkü uymadığımız her temizlik kuralından kaynaklanan hastalıklar toplumda hızla yayılabilir. Dikkat edelim.
Güzel ilkbahar mevsiminin sağlık, iyilik ve güzellik kapılarını açması dileğiyle…
Sağlıkla kalın!…