SARİYERGAZETESİ.COM – RUKİYE AY – KÖŞE YAZISI
Sabır ve emek gerektiren mesleklerin başında yer alan gazeteciliğin en keyifli yanı elbette her ay çok özel isimlerle bir araya gelerek röportajlar yapmaktır. Gazetemizin bu ayki sayısında manşetimizde yer alan ve beni haftalar öncesinden heyecanlandıran dev röportajdaki isim ise Ediz Hun oldu…
Türk sinemasının beyefendi ismi Ediz Hun’u röportaj talebimle telefonla arayarak tanıştığım ilk günden, belirlediğimiz gün ve saatte gerçekleştirdiğimiz röportaja kadar bu heyecan artarak sürdü. Çocukluğumda “röportaj oyunu” olsun diye çiçeklere “mikrofon” yerine elime aldığım nesneleri uzatmakla başlayan meslek aşkım, büyüyünce edindiğim mesleğim sayesinde beni Türk sinemasının usta sanatçısıyla röportaj yapmak için bir araya getirmişti. Mutluydum!
***
Ediz Hun; sinema filmlerinin yakışıklı, mütevazı ve beyefendi ismi olarak tanınır. Gerçekte de filmlerindeki o örnek ve mükemmel insandan hiç bir farkı yok. Çünkü sinemada başarı ve onca emekle dolu geçen yıllar Ediz Hun’da ego yerine tevazu olarak birikmiş. Bilgisi, tecrübeleri, Türkçe’yi güzel kullanışıyla karşısındakini etkiliyor. Saygılı, sizi ilgiyle dinliyor, esprileriyle çok güldürüyor… Sinema sanatçılığının yanı sıra aynı zamanda biyolog ve öğretim üyesi olarak da yaşama katkılar sunuyor. Çok çalışkan, yerinde durmadan ve sürekli faydalı şeyler üretmek için tatlı bir telaş içerisinde. Son günlerde ise büyük bir keyifle hazırlandığı tiyatro sahnesinde ilk kez yer alarak sevenleriyle buluşuyor.
***
Karşınızda yılların sanatçısı olunca soru sormayı ve hatta cümle kurmayı dahi unutabiliyorsunuz. Ama o kişi sanatçı egosundan uzak ve gerçekten mütevazı bir insansa size kendinizi işinizin ehli hissettiriyor. (Meslekte genç ve yolun başında olsanız bile…) Sorduğum sorulara aldığım cevaplar öyle zamanlardan geliyor ki ben o zaman henüz hayata bile gelmemişim!… Geçmişi dinlerken etkileniyorum. Nostaljiye her zaman çok fazla özlem duyan bir insan olmuşumdur. Hatta öyle ki günümüzde çok basitleşen duyguların ve her şeyin yerini alan koşturmacaların yerine, geçmişte her şeyin dolu dolu olduğu o dingin zamanlarda yaşamak çok isterdim! Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Bekir Batu’yla birlikte Büyükada’da Ediz Hun’la gerçekleştirdiğimiz röportajımız mesleğimde biriktirebileceğim en güzel anılar içerisinde yerini aldı. Merakla beklenen röportajımız da bu sayımızda Sarıyerli okuyucularımızla buluştu.
Yaşamda her zaman duygulara dokunabilmek adına bir çabam vardır. Bunu zor olsa da mesleğimde de sürdürebilme gayreti içerisindeyim. Kalemimi elime aldığım ya da bilgisayarın karşısına geçtiğim zaman da yazacaklarım önce aklımdan sonra kalbimden geçer… Nihayetinde de son sözü hep kalbim söyler ve kağıda geçen her kelimede bir duygu olsun isterim. Buradan bir kez daha Ediz Hun’un söylediği ve çok etkilendiğim şu cümleleri sizlere aktarmak istiyorum; “Yaprak dökümü gibi dökülüyoruz. 10 sene sonra belki ben de yokum. Siz de belki diyeceksiniz ki “Ediz Hun ile röportaj yapmıştık. Büyükada’ya gitmiştik”… Kalacak olan hoş bir sedadır başka bir şey değil…”
Zaman akıp giderken, hayatımızda biriktirdiğimiz kocaman yürekli insanlara ve ardımızda kalan güzel anılara selam olsun. Türk sinemasının ölümsüz filmleri ve bu filmlerde yer alan tüm sanatçıların ismi kalbimizde altın harflerle yazıyor. Çünkü onlar aşkı, heyecanı, korkuyu, hüznü ve daha pek çok duyguyu bizlere ekranlarda yıllarca yorulmadan yaşattılar. İyi ki varlar…
Sevgiyle kalın…