BEKİR BATU – KÖŞE YAZISI
20 yılı aşan gazetecilik yaşamımın büyük kısmını Sarıyer’de geçiren biri olarak artık her seçim dönemlerinde ortaya çıkan tapu masallarını yazmaktan bıktım. Ufukta ne zaman seçim görünse, yıllardır tozlu raflarda bekleyen tapu meselesi bir anda gündeme alınıveriyor. Sarıyer’de eğer vatandaşlara verilen tapu sözleri bugüne kadar tutulmuş olsaydı, bugün çok daha başka konular gündemimizde olacaktı. Parti ayrımı yapmaksızın söylüyorum, tüm siyasi partiler tapu konusunda Sarıyer halkına verdikleri sözleri tutmadı, tutamadılar. Vatandaşlar kandırıldı, oy uğruna duygularıyla oynandı. Önümüzde 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Hükümet yine her seçim öncesinde olduğu gibi yine Sarıyerlileri hatırladı. 16 yıllık AKP iktidarı boyunca çözülmeyen tapu meselesi yine tozlu raflardan indirildi. Kiminin imar affı, kiminin imar barışı dediği yasa ile Sarıyer halkına belki de ilk kez ciddi bir şekilde tapu alabilme şansı doğdu. Ancak bu kez de yasadaki bazı maddeler yüzünden vatandaşlar mağdur edilmek üzere. Boğaziçi öngörünüm sınırının güncellenerek bazı mahallerde dar gelirli vatandaşların tapu almaları sağlanırken, aynı durumda olan bazı mahallelerde ise durum maalesef değişmedi. Af tam bir piyangoya dönüştü, kiminin yüzü güldü, kiminin hayalleri söndü. Peki imar affının sağladığı avantajlardan vatandaşların tamamı yararlanabilecek mi? Elbette hayır. Çünkü yasaya göre, af kapsamına giren bölgelerde yaşayan vatandaşlar evlerinin bulunduğu arazileri “rayiş değerinden” satın alacak. Sarıyer’de arsaların metrekare fiyatları malum adeta el yakıyor. Oysa bu mahallerde yaşayan vatandaşların bırakın yüklü miktarlarda ödeme yapmasını, günlük yaşamlarını bile güçlükle sürdürdükleri belli.
Peki nasıl olacak da insanlar tapu alabilmek için yüz binlerce lira ödeme yapabilecek? Parası olan için sorun yok ancak olmayan on binlerce kişi aftan yararlanma hakkına sahip olsalar bile istenen bu parayı ödeyemeyecekler. Bu durumda vatandaşlar, rantçı müteahhitlerin kucağına düşecek. Müteahhitlere gün doğacak ve mecbur durumda kalan vatandaşların arsalarına kendi çıkarlarına göre akıl almaz sözleşmelerle ortak olacaklar.
Devletin işte bu duruma önlem alması gerekir. Vatandaşların 60-70 yıldır yaşadıkları arazilerinin müteahhitler tarafından fırsatçılık yöntemiyle ele geçirilmesi önlenmeli. 16 yıldır tapu meselesini verdiği onca sözlere rağmen çözmeyen iktidar, hiç değilse bu kez vatandaşları mağdur etmeden bu meseleyi çözmeli. Sarıyer halkının vebalini omuzlarında taşıyan her siyasetçi, hiç değilse son aşamada bu sorunun mutlu sonla sonuçlanması için elini taşın altına koymalı. Vatandaşlar, rantiyecilerin kucağına itilmemeli.
Hepinize hayırlı ramazanlar…