Kategoriler
Köşe Yazıları Manşet

Alzheimer’a dikkat!

SARİYERGAZETESİ.COM – UZM. DR. BENGİ BAHAR DEMİRBAĞ – KÖŞE YAZISI

Karanlık bir ormanda kaybolmak, ne yapacağını bilememek gibi bir duygu olsa gerek Alzheimer hastasının hissettiği; mesleğimin bu kısmı hep üzmüştür beni. Hastanın büyüttüğü çocuklarını tanıyamaması, eşini bir yabancı gibi görmesi, kendi evine bile yabancı hissetmesi… Tam da dediğim gibi karanlıkta kaybolmak, ne yapacağını bilememek, kendi ihtiyaçlarını karşılayamamak ve korkmak…

Nörolog olduğumdan beri takip ettiğim Alzheimer hastaları zamanında evini çekip çeviren becerikli bir ‘Osmanlı kadını’, bir çok öğrenci yetiştirmiş bir öğretmen, nice inşaatlar yapmış Karadenizli bir müteahhit ve daha nice harika insanlardı. Şimdi ise hastalığının evresine göre, adını bile zor söyleyen, çocuklarını tanıyamayan, belki de hiç konuşamayan hatta belki de yatağa bağımlı bir hasta… Hasta yakınları için de becerikli eşini, aslan gibi babasını, dağ gibi anasını bu halde çaresiz görmek, ortaya çıkan beslenme, tuvalet ihtiyacı, yatak yarası gibi birçok problemle baş etmeye çalışmak, bunun getirdiği zamansal ve maddi sorunlarla çaresiz ve yalnız hissetmek…

Bu nedenle böyle hastalarımı tedavi ederken onların birebir yanında olduğumu hissetmek ve hissettirmek benim için hastaya yaklaşıma ilk adımdır.

Bu yazımızda hafıza kavramına bir giriş yapıp daha sonraki yazılarda Alzheimer hastalığını konuşacağız. Nörolojinin belirsizliklerle dolu bölümlerinden “Hafıza Bozuklukları” başlığının altında demans (bunama) birinci sırada gelir. Alzheimer demansı da bunamanın en yaygın görünen tipidir. Bunama kelimesini kullanmak da beni üzdüğü için yazım boyunca hep Alzheimer hastalığı ya da demans diyeceğim.

Birincil olarak şunu söylemek istiyorum: Demans yaşlılığın doğal bir sonucu değildir, yani unutkanlık yaşlı hasta için doğal kabul edilemez. Hafıza deneyimlerimizin ve öğrendiklerimizin saklanabilmesi, geçmişe ait tecrübelerin saklanması, anıların biriktirilmesi ve gerektiğinde bunların hatırlanmasıdır. Anlık bellek ve kalıcı bellek olarak iki bölümden oluşur.

Kalıcı belleğimizde, ana dilimiz ya da diğer öğrenilmiş lisanlar, edindiğimiz mesleki bilgimiz, araba kullanmak gibi beceriler ve gün içinde farkına bile varmadığımız günlük yaşam aktiviteleri ve becerileri yer alır.

Kısa süreli hafıza, bilgilerin ilk geldiği kapasitesi sınırlı bir alandır. Örneğin, hastanede muayene olduğumuz doktorun ismi, “unutmayayım doktorumun adı Bahar’mış” gibi bir yöntemle uzun süreli belleğe atılmazsa kaybolur. Beyinde bu fonksiyon temporal lob ve hipokampus bölge ile ilişkilendirilmiştir.

Öğrenme nörokimyasal bir olayda hücre içi RNA rol oynar. Bir canlıdan diğerine benzer özelliklerin iletilmesinde DNA rol oynar.

Bir dahaki yazımızda Alzheimer hastalığının beyni nasıl pençesi altına aldığını, nedenlerini, hastalık sürecini ve tedaviyi konuşacağız.

Sevgiyle kalın.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir