CHP’li Süleyman İnce, yarın yapılacak CHP Sarıyer İlçe Başkanlığı kongresi öncesi Cumhuriyet Halk Partililere seslendi.
***
Hasan Saim Öztürk’e destek olmaları gerektiğini söyleyen Süleyman İnce; ‘Hasan Saim Öztürk makam derece pirim peşinde değildir’ dedi.
İşte Süleyman İnce’nin yazısı
Bütün Sarıyer CHP örgütünü Saim Öztürk’e desteğe davet ediyorum…
Hayatımız boyunca Tevfik Fikret’in ”Hak bildiğin yolda yalnız gideceksin” sözünü dilimizden düşürmedik. Ülkemiz ve partimiz,vatanımız,kardeşliğimiz; Çoğu insanın tahmin edemeyeceği kadar büyük bir tehlike altındadır.Bölgemizde milyonlarca insan öldürülmüş,on binlerce kadına tecavüz edilmiş,milyonlarca çocuk anasız babasız kalmıştır ve bunların hepsi komşu ülkelerde olmuştur ve artık düşman kapıdadır. Bir taraftan AKP zulmü,diğer taraftan dış tehditler bu mazlum milleti Nemrut ateşine sürüklemiştir…
Mustafa Kemal’in vasiyeti Türk milletine ve mazlum milletlere hizmettir.İşte bu sebeple hedef budur.Mazlum milletlere ve Türk milletine hizmet etmektir.
Şahısların bu davada,bu partide hiçbir önemi yoktur.Şahıslar birer gölgedir.Bu gölgelerin sahibi düşünceler ve zihniyetlerdir. Mücadelenin temeli şahsi değildir.Mustafa Kemal dahi kendini partiden,davadan üstün görmemiştir…
Konumuza dönersek; Nar tanelerinin hepsi farklı farklıdır ama bu farklı taneleri bir arada tutan narın kabuğu dur.Kabuk çatlarsa nar taneleri dağılır yok olur.İşte hayatın her alanında ki o kabuk güvendir,bir kere güven zedelendi mi kuşku doğar,kuşku inançsızlık getirir ve herkes bir yana savrulur.. Güven uzun zaman önce zedelendi,güven duygusunu yok ettiler,atık kimse kimseye güvenmiyor. Partimizin Sarıyer’deki durumu ortadadır…
2014’yılında; Partimiz Sarıyer’de seçime giremediği zamanda,her şey bitti dendiği anda Saim Öztürk ortaya çıkıp kendi kişisel gayreti ve bilgisi ile tek başına partiyi seçime soktu.
Saim Öztürk olmasaydı şuan Sarıyer belediyesini AKP yönetiyordu ve yüzlerce partili işsiz kalmıştı. Bunun yanında Saim Öztürk işte bu nar tanelerini bir arada tutacak,kabuktur,o kabuk güvendir,Saim Öztürk 50 yılını adalet dağıtmaya adamıştır.
Siyasi partiler hem maddi,hem manevi tamamen milletindir ve amacı milletin vekaleti ile devlet aygıtlarını yöneterek millete hizmet etmesidir.Siyasi partilerin taşra örgütlerinin asli görevi ülkenin,milletin içinde bulunduğu durumu,sorunları,karşı karşıya olduğu tehditleri ilçe halkına anlatmak,çözüm önerilerini sunmak,üye sayısını arttırmak,diğer partilere oy veren insanları kazanmak ve partilileri birbiri ile tanıştırıp,iç huzur sağlamaktır.
Belediye Arapça kökenli bir kelime olup,şehir,memleket anlamına gelmektedir.İlk olarak Türk siyasal hayatına tanzimat döneminde girmiştir.
Belediye aynı zamanda yarı kamu tüzel kişiliktir ve devletin milletine ”En yakın” birimleridir.Yani belediye demek aynı zamanda devlet demektir. Uzun zamandan beri belediye yandaşı ve belediye karşıtı söylemi üzerine ”Siyasal mühendislik” yapılmakta,Şahıslar ve kişiler putlaştırma veya öcüleştirme politikası sayesinde rant sağlanmaktadır…
Bu partiyi,bu devleti apoletlerini söküp atan bir kuşak kurdu. Saim Öztürk makam derece pirim peşinde değildir. Saim Öztürk’ün 50 yıllık film gibi geçen devlet tecrübesi her şeyin üzerindedir.Bu devletin en üst kademelerinde yıllarca görev almıştır. Adı kitaplara devrimci savcı olarak geçmiştir.Deniz Gezmiş’in dava ve sınıf arkadaşıdır. Bülent Ecevit zamanında önü açılan bir devlet adamıdır.
Oyuncular değil “Senaryo” değişecek…
Bu zamana kadar hep oyuncular değişti.Saz aynı sazdı,söz aynı sözdü… Oyuncuları değil,senaryoyu değiştireceğiz.
Vatana,millete,partiye, davaya adanmış sonsuz bir aşkın, gözünü kırpmadan inançları uğruna ölümü dahi göze alabilen ve apolet, makam, derece,pirim peşinde koşmayan insanların olduğu bir senaryo.
Parti bir gemidir.Güvertede tatlı bir kavga edilir ve aradan bilir sıyrılıp kaptan köşküne oturur ve gemiyi rotasında yürütür. Güvertede kalanların tek bildiği aynı gemide oldukları ve gemi batarsa hepsinin yok olacağını bilmektir. İçi boş,kuru yığınlar değil,yeterlilik vasfına sahip,fedakar,samimi insanlar bu gemiyi hedefine ulaştırır.
Yıllarca insanların malına,canına,şerefine,itinbarına ve oyuna ihtiyacın olduğu zaman hatırlar ve onları kendi yoksulluğunda vede cehaletinde bırakırsan olacağı budur.
Mesele bir şahsın ilçe başkanı olup,olmaması değildir.Mesele ülkeye,millete ve partiye duyulan hizmet aşkının oranı ve seviyesidir.Davasını,partisini en çok sevene,en ağır işi yaptırırsın.En çok sevenler,en büyük bedeli ödeyenlerdir.
NOT: ”Bize” kim vurursa vursun,biz birbirimize vurmayacağız ve birbirimizin cenazesinde gözyaşı dökeceğiz.Birileri gibi,kardeş olduğunu dost olduğunu söyleyip kardeşimizin,dostumuzun cenaze fotoğraflarını paylaşmayacağız ve kim önce ölür ise geride bıraktıklarını kol kanat gerecek….
Bu hikaye; Karga ile tilkinin hikayesi gibi.Peyniri sonunda hep ”Tilki” kapıyor.Bıkmadınız mı gaklamaktan?Biz oyuncuları değil, senaryoyu değiştireceğiz.Partisine ve ülkesine,milletine,vatanına duyulan sonsuz aşkın,cefanın,samimiyetin vede idealleri uğruna gözünü kırpmadan ölüme bile giden insanların olduğu bir senaryo..
Şimdi; ”Atanın” malı mülkü miras kalır.Adamlık,yiğitlik sende varsa vardır,yoksa yoktur.İnsanın pul kadar değeri olmadığı bu ülkede,bu coğrafyada onun şunun ve bunun peşinde giderek birbirinizi yemeyi bırakın.Sizi birbirinize kırdılıp,sizin itibarınız,şerefiniz,onurunuz,hayatınız üzerinden hüküm sürenlerden,kin,nefret,öfke ve iftira ekenlerden hesap sorun..
”Devlet” hiç yaşlanmaz,hep 20 yaşındadır. Nedir devlet? Devlet bir düşüncedir, bir zihniyettir, ufuktur, deryadır..
Devlet kapısında,devletin resmi odasının girişinde hiçbir şahsın adı yazmaz.Çünkü ”devlet” için şahısların değil yapılan hizmetlerin önemi vardır. Cumhuriyet Halk Partisi dünyada devlet kurmuş iki partiden biridir ve bu devlet milletin devleti idi. Herşey 1938’den sonra bozuldu ve bu günlere geldik ve ne bu millete,bu ülkeye,nede bu coğrafyaya,mazlum milletlere sahip çıkabildik..
Tek amaç Mustafa Kemal’in vasiyetini hayata geçirmektir ve o vasiyet mazlum milletlerin ve Türk milletinin refahını,huzurunu sağlama gayesidir…