Kategoriler
Köşe Yazıları Manşet

AK PARTİ’NİN MKYK LİSTESİ VE SARIYER’DE BİLİNMEYENLER!

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden genel başkan seçildiği AK Parti Kongresi’nde yeni MKYK (Merkez Karar ve Yönetim Kurulu) listesi açıklandı…

AK Parti’nin beyin takımı anlamına gelen MYYK listesine bakınca nedense birden bire Sarıyer siyasetindeki eski günlere döndüm.

***

Yıl 2009… Sarıyer’de 29 Mart belediye seçimleri öncesinde siyasetin en hararetli olduğu günler… Partiler ve adaylar adeta birbirini parçalarcasına rekabet halinde…

AK Parti’den Mehmet Akif Şişmanoğlu, MHP’den Sedat Özsoy, DSP’den Cengiz Alp, CHP’den de Şükrü Genç Sarıyer Belediye Başkanlığı için kıran kırana yarışıyordu. AK Parti, CHP’yi bölmek için DSP adayı Cengiz Alp lehine el altından algı operasyonu yürütüyor, MHP de AK Parti’yi öncelikli rakip olarak görüyordu. AK Parti içindeki Yusuf Tülün’e bayrak açan bazı muhaliflerin MHP’ye katılması nedeniyle MHP’liler, Sarıyer’de AKP’li bir belediye yerine adeta CHP iktidarını görmeyi tercih eder duruma gelmişlerdi.

Geçmiş yıllarda yaptığı meclis üyeliğini saymazsak, Şükrü Genç isminin de ilçe siyasetinde ilk kez bu denli geniş kesimlerce duyulmaya başlandığı günlerdi…

***

Sarıyer Gazetesi olarak o günlerde AK Parti adayı Mehmet Akif Şişmanoğlu hakkında çok sayıda eleştirel haberler yayımlıyorduk. Şişmanoğlu’nun arkasında, Sarıyer’in doğal güzelliklerini ve rantını talan etmek isteyen güçlü bir sermaye grubu olduğunu düşünüyorduk. Bu anlayışın Sarıyer’e zarar vereceğine inanarak Şişmanoğlu’na muhalif bir yayın politikası izliyorduk.

Öyle ki haberlerimiz ister istemez diğer adaylara siyaseten puan kazandırıyordu. O günlerde çok fazla diyaloğumuz olmasa da bu durum en çok da CHP adayı Şükrü Genç’e yarıyordu. AK Parti adayına karşı sergilediğimiz sert yayın politikamıza rağmen; o günlerde CHP ve Şükrü Genç’ten tek kuruşluk reklam bile almamıştık. Ne gazete olarak biz istedik, ne de onlardan bize böyle bir reklam talebi gelmemişti. Zaten CHP’den alacağımız en küçük bir reklam bile bizim gazete olarak yayınlarımızın amacının farklı algılanmasına neden olabilirdi. Ancak gazete olarak mücadelemiz en çok da CHP’ye yarıyordu. Çünkü seçimin kaderi AK Parti ya da CHP adayına bağlıydı.

***

Yeri gelmişken hemen belirtelim Mehmet Akif Şişmanoğlu kişilik olarak saygıdeğer, akıllı ve çok beyefendi birisi olmasına rağmen adaylık konusunda ilçe siyaseti için yanlış bir tercih olmuştu. Çünkü Sarıyer, dışarıdan gelen her şeyi zor kabul eden ve zor benimseyen bir ilçeydi. Tepeden inme sayılan ve Ankara’dan dayatma bir isimle Sarıyer’in alınması mümkün değildi. Her ne kadar uzun yıllar Yeniköy’de yaşamasına rağmen, belki de burjivazi bir yaşam sürmesi nedeniyle ilçe siyasetine yabancı kalmış bir isimdi. Bu yüzden çok sayıda dezavantajı vardı.

O günlerde, Sarıyer Gazetesi olarak AK Parti adayı Şişmanoğlu’nu eleştiren çok sayıda haberler yayınladığımız için yine mahkemelik olmuştuk. Şişmanoğlu, gazetemiz hakkında Üsküdar Adliyesi’nde “yayın durdurma-tedbir” davası açmıştı. Seçim sürecinde kendisi hakkında yazılar ve haberler yapmamızı engellemek için böyle bir dava açma gereği duymuştu. Ancak yazdığımız haberlerin kamuyu ilgilendirmesi ve hakaret içermemesi nedeniyle davayı kazandık, yayınlarımızın durdurulması hukuken engellenemedi.

***

İşte Şişmanoğlu’nun Üsküdar’da açtığı davayı kaybettiği o akşam AK Parti’nin Yeniköy’deki Seçim Koordinasyon Merkezi’nde büyük bir şaşkınlık yaşanmıştı. Seçim Koordinasyon Merkezi’nde akşam toplanan partililerin ortak gündemi, Üsküdar’dan gelen ve gazetemiz karşısında kaybedilen davaydı. Buna en çok sinirlenenlerden biri de Şişmanoğlu’nun o günlerde onun sağ kolu olarak gösterilen DYP Eski İstanbul İl Başkanı Muhsin Divan’dı. Sonradan dost olduğumuz Divan’ın seçim kazanılması halinde Sarıyer Belediyesi’nde koordinatör olacağı hep konuşuluyordu.

***

İşte bu davanın sonuçlandığı “o” akşam cep telefonum çaldı… Arayan; Ankara’dan İstanbul’a gelerek Sarıyer’deki Seçim Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret eden ve tesadüfen o gün sonuçlanan mahkemeden haberdar olan AK Parti’nin etkili isimlerinden bir hanımdı…

SABAH Gazetesi muhabiriyken onu bir haberde tanımıştım. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuydu, saygılı, kültürlü, genç, dinamik ve partisini seven bir isimdi. Ak Partililer’in dava insanı dedikleri sıfatı tam manasıyla taşıyan, kardeşim olarak gördüğüm hanımlardan biriydi.

Yeniköy’deki Seçim Koordinasyon Merkezi’nden çıkıp o akşam partide görevli Salih isimli bir şoförle Sarıyer Merkez’deki ofisime geldi. Sarıyer Gazetesi olarak kısa bir süre öncesine kadar Sivaslılar Derneği, çok eski yıllarda da Eski ANAP İlçe Başkanlığı binası olarak kullanılan Sarıyer girişindeki daireyi kullanıyorduk. Hoş beşten sonra uzun bir süre Sarıyer’i  ve siyaseti konuştuk. Mehmet Akif Şişmanoğlu ile benim mahkemelik olduğumu ve davanın o gün sonuçlandığını ilçeye ziyarete geldiğinde tesadüf eseri öğrendiğini, yaşananlardan dolayı beni tanıyan birisi olarak çok üzüldüğünü söyledi.

***

Çok saygı duyduğum ve insani olarak çok değer verdiğim bir kişi olduğu için benden bu süreçte Şişmanoğlu’yu olumsuz etkileyecek haberler yapmamamı rica etti. Gazetecilik hayatımda partisi, görüşü, ideolojisi ne olursa olsun hiçbir zaman kıramayacağım, aradan yıllar geçse de bende her zaman hatırı olan insanlar vardı. O da bu insanlardan biriydi.

Onu bir insan olarak kardeşim gibi gördüğüm için bu ricasını kırmadım ve sonrasında Şişmanoğlu haberlerini daha ölçülü kullandık. Ancak kendisine o ziyareti sırasında, CHP’nin Sarıyer’i en az 5 bin oy farkıyla alacağını çünkü Hüseyin Özdemir yönetimindeki AK Parti’nin Sarıyer’de başarısız bir siyaset yürüttüğünü söyledim. Aday tercihinin hatalı olduğunu uzun uzun anlattım.

29 Mart akşamı benim haklı olduğum bir kez daha ortaya çıkmıştı, CHP’nin adayı Şükrü Genç seçimi 5 bin değil yaklaşık 9 bin oy farkla kazanmıştı. Şükrü Genç, Sarıyer’deki 2. dönemini ise 25 bir farkla kazanacaktı. Şükrü Genç’in ikinci dönemini kazanacağını facebook hesabımdan bir gece öncesi “Yarın ki seçimi 25 bin oy farkıyla CHP’li Şükrü Genç kazanacak, şimdiden hayırlı olsun” diyerek bir gün önceden duyurmuştum. Çünkü bu benim için bir tahmin değil, tahlildi. Seçim öncesinde Sarıyer’in tüm mahallelerinde abartısız binlerce kişiyle sokak röportajı yaptırarak, muhabirlerimizin röportajları üzerinden halkın nabzını tutmuştum. O gece çok eleştiri alsam da ertesi gün 25 bin farkla seçimin sonuçlanmasından ve haklı çıkmaktan oldukça mutlu olmuştum.

***

Yazının başına dönersek…

İşte AK Parti’nin yeni MKYK listesini görünce aklıma o günler geldi. Çünkü, o günlerde ofisime gelerek Şişmanoğlu aleyhinde haber yapmamamı rica eden kardeşim kadar sevdiğim o değerli insan HATİCE KÜBRA ÖZTÜRK de MKYK listesindeydi. AK Parti’nin aynı zamanda ülkeyi de yakından ilgilendiren kararlarını alan isimlerden birisi olarak bu göreve layık görülmesi beni oldukça mutlu etmişti. Onun Sarıyer’deki siyasi gelişmeleri bundan sonra çok daha yakından takip edeceğini biliyorum.

Onun adına mutlu oldum, çok sevindim… Ömrünü inandığı davasına adamış, yıllarını partisine vermiş, kültürlü, genç ve başarılı bir arkadaşımızın o göreve layık görülmesi doğrusu beni de oldukça gururlandırdı.

Bu arada yazımdan zorlama anlamlar çıkarmak isteyenler olursa şunu iyi bilsinler; Benim siyasi duruşumu bilenler yıllardır bilir, benim işim sadece gazeteciliktir, sadece yazmaktır, birileri gibi asla ihale ve katakulli peşinde koşmam.

Bu yüzden yazı yazarken kimseden bir beklentim olamaz, bize; sadece değer verdiğimiz insanları iyi yerlerde görmenin gururu yeter. Bir insan olarak sadece içimden geçen samimi düşüncelerimi ifade ettim. Hepsi bu…

Hayırlı uğurlu olsun, yolun açık olsun Kübra Hanım…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir