1999 yılından beri yaklaşık 18 yıldır Sarıyer’de aktif olarak gazetecilik yapıyorum. SABAH Gazetesi Sarıyer Sorumlusu olarak gazeteciliğe başladığım günden beri Sarıyer ile bağlarım devam ediyor. Bugüne kadar Sarıyer üzerine pek çoğu ulusal gazetelerde yayınlanmış binlerce haber yazdım. Mesleğim gereği; şimdiye kadar Sarıyer’de görev almış tüm belediye başkanlarını, belediyede görevli tüm yetkilileri, meclis üyeliği yapmış yüzlerce kişiyi yakından tanırım, pek çoğunun geçmişlerini ve bugünlerini çok iyi bilirim. Kısaca ömrümün yarısını Sarıyer siyasetinin içinde geçirdim diyebilirim.
***
İşte 18 yıllık tüm bu deneyimlerime ve bilgi birikimlerime dayanarak şu acı gerçeği açıkça söyleyebilirim: “Şu anki Sarıyer Belediye Meclisi, bugüne kadar gelmiş geçmiş en kavgacı ve saldırgan meclistir”
Pazartesi günü mecliste yaşanan rezalet de Sarıyer siyaset tarihine tam bir utanç abidesi olarak geçmiştir. Bugüne kadar mecliste çok kavga gördük, ancak böylesi bir rezalete ilk kez tanık olduk. Sarıyer Belediye Meclisi, adeta Teksas filmlerinde barlarda yaşanan “o” bildik kavga sahnelerine ev sahipliği yaptı. Havada “süperman” misali uçanlar, yerlere düşenler, yumruklananlar, ezilenler, çığlık atanlar, etrafa kaçışan kadınlar, karşılıklı küfürleşenler, bağrıltılar çağrıltılar…
***
Pazartesi günü Sarıyer belediye meclisindeki kavgayı çıkaranlara ve bu çirkin görüntülere neden olanlara soruyorum. Elinizi vicdanınıza koyarak lütfen cevap verin…
Sarıyer halkına bu utancı yaşatmaya ne hakkınız var?
Sarıyer bu görüntüleri hak ediyor mu?
Sarıyerliler sizi meclise; birbirinizi yumruklayın, hakaretler edin, karşılıklı küfürleşin ve güzelim ilçemizi Türkiye’ye rezil edin diye mi gönderdi yoksa sorunlarımıza çözüm bulun diye mi?
Eğer birbirinize düşmanlığınız varsa, kozlarınızı kutsal meclis çatısı altında değil, Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nin hemen bitişiğindeki İSPARK otoparkında paylaşabilirsiniz.
Rumeli Hisarı ve Kazım Karabekir Mahallesi’nin tapu sorununun çözüleceği çok ama çok önemli bir meclis toplantısında; 3-4 yıl önce yaşanmış ancak Belediye Başkanı Şükrü Genç’in dikkati sayesinde belediyenin tek kuruş zarara uğratılmadığı ve bugüne kadar onlarca kez gündeme getirilmiş bir mevzuyu yeniden ısıtıp kürsüye taşımak ne kadar doğru?
Hele ki bir belediye başkanının üzerine yürümeye yeltenip parmak sallamak ve adeta kavgaya kıvılcım sıçratmak nasıl bir cüret anlamak mümkün değil.
İsim ve partisi ne olursa olsun Sarıyer Belediye Başkanı sıfatı taşıyan bir kişiye herkesin ve en önce de meclistekilerin saygı duyması gerekir.
Bu makam bugün Şükrü Genç’tedir, yarın başkasında… Saygı; kişilerden önce makamadır.
Yüzlerce kişinin tapu umuduyla doldurduğu meclis salonunda, vatandaşların gözü önünde meclisin itibarını düşürmek ve Sarıyer meclisini Türkiye önünde rezil edecek olayların fitilini ateşlemek nasıl bir anlayış?
Yarın cuma… Yine meclis toplantısı var. Merak ediyorum yoksa yarın da mı kavga edeceksiniz?
***
Şunu bilmek gerekir ki; siyasette gereksiz kahramanlıklara asla yer yoktur. Sarıyer siyaset çöplüğü, kendi dönemlerinde mecliste fırtınalar estiren ancak bir sonraki dönemde siyasetin tozlu odalarına kilitlenen kahramanlarla (!) doludur. Sarıyer’e dışarıdan gelip, ilçenin dengelerini gözetmeksizin kahramanlık destanları (!) yazmak isteyenlerin sonu, “keskin sirke küpüne zarar” misali mutlaka siyasi hezimettir.
Siyasette saman alevi gibi değil, odun alevi gibi olmak gerekir. Kalıcı olmak istiyorsanız, anlık reflekslerden ve hesaplardan kaçınmanız gerekir. Kinle ve düşmanlıkla siyaset yapılamaz.
Siyasetteki yeni yetmeler bilmeyebilir ancak eski kurtlar çok iyi bilirler; “Savaşlarda en büyük kayıplar hep ön cephede koşanlardan verilir”
***
15 Temmuz alçak darbe girişimi sonrası siyaseti çok iyi bilen bir dostum bana unutamayacağım şu sözleri söylemişti; “Bekir Bey, bilin ki 15 Temmuz’dan sonra birileri durduk yere özellikle ön plana çıkmak için çalışıyorsa, gereksiz kahramanlıklar peşinde koşuyorsa, kendisini partinin en büyük savunucusu gibi lanse etmeye çalışıyorsa en büyük FETÖ’cü olabilir, çünkü büyük ihtimalle tüm bunları kendini gizlemek ve kamufle etmek için yapıyordur”
O zaman çok şaşırmış; o arkadaşıma “Bu ülkede FETÖ’cülere karşı ne gerekiyorsa Cumhuriyet Savcılarımız mutlaka gereğini yapar” demiştim.
Nedense bu cümle hiç aklımdan çıkmıyor…