Kategoriler
Köşe Yazıları Manşet

Gazeteci Bekir Batu yazdı: “Türkiye nereye gidiyor?”

bekirbatu-sariyergazetesi-genel-yayin-yonetmeni

Bir toplum düşünün… Neredeyse yarısı hükümetin aldığı kararların ülkeyi daha da geliştirdiğine, düzlüğe çıkardığına ve devleti çok daha güçlendirdiğine inanırken; diğer yarısı ise ülkenin git gide karanlığa ve felakete sürüklendiğini düşünüyor. Yani taban tabana iki zıt düşünce… Taraflardan biri diğerini, hükümete kayıtsız şartsız destek vererek ülkenin karanlığa sürüklenmesine yardımcı olmakla, diğeri ise ötekini ülkeye çağ atlatan ve devleti daha da güçlendiren böylesi başarılı bir hükümete sahip çıkmayarak bilmeden ya da farkında olmadan dış mihrakların oyununa alet olmakla suçluyor. Ne acı ki bu müthiş kutuplaşma yüzünden neredeyse herkes birbirini adeta düşman ve vatan haini olarak görmeye başladı. Ülke olarak ciddi bir empati eksikliğimiz var…

Oysa “Bize bizden başka dost olmadığını” daha ne zaman anlayacağız. Unutmamak gerekir ki gönlünden parçalanma arzusu ve bölünme hayali geçirmeyen herkes, karşısındakini anlayamaya ve empati kurmaya çalışmalıdır. Hepimiz bu ülkenin daha da büyümesi ve gelişmesini istemiyor muyuz? Hepimiz aynı gemide değil miyiz?

Öyleyse siyasetteki kutuplaşma ne kadar şiddetli olursa olsun, birbirimize sımsıkı sarılmasını bilmeli, güçlü bir ülkenin ancak toplumun birlik ve beraberlik içinde olmasıyla sağlanacağını unutmamalıyız. Aksi halde başımıza neler geleceğini görmek için yanı başımızdaki Irak ve Suriye’ye bakmak yeterli…

Mutsuz insanlar ülkesiyiz

Güne patlama sesleri ve şehit haberleriyle uyanan bir ülke olmaktan artık yorulduk, bıktık. Sadece huzurlu bir ülkede insanca yaşamak istiyoruz. Gazetecilerin sudan sebeplerle tutuklanmadığı, muhalif düşünmenin suç olmadığı, ekonominin rayında gittiği ve insanların yüzlerinin güldüğü bir ülke istiyoruz. Gençlerimizin gelecekten umutsuz olmadığı, halkın güvende ve mutlu olduğu bir Türkiye istiyoruz. Bizi yönetenlerin bizi germediği, ülkenin kaynaklarının adilce dağıtıldığı, fakirliğin hiç olmadığı, bölünme endişesinin ortadan kalktığı, inançların özgürce yaşandığı, kimsenin kimseyi vatan haini ilan etmediği, eğitim seviyesinin zirvede olduğu, dünyanın gıpta ettiği bir Türkiye görmek istiyoruz.Bunu başarmak gerçekten çok mu zor? Yoksa bize bunu çok mu görüyorlar?

Sarıyer’de seçim telaşı başladı

Türkiye’nin genelinde olduğu gibi ne yazık ki Sarıyer’de de siyasetin çıtası oldukça düşük. AK Parti ve CHP’de aktif siyasetin içindeki pek çok kişiye bakınca tablonun ne denli vahim olduğu ortaya çıkıyor. Siyasetin gerçek anlamda hakkını vererek yapanlar ise ne yazık ki bu tabloda eriyip gidiyor. Sarıyer’de kendisine bile hayrı olmayan bazı kişilerin siyaset yapmasına şahsen hep karşı çıkmışımdır. Bir siyasetçi önce kendi ayakları üzerinde durabilmeli ve günlük yaşamını kendi imkanlarıyla sağlayabilmeli. Başkasına el açar konumda olan siyasetçinin ne itibarı olur ne de sözü dinlenir. Kısaca kendisine hayrı olmayanların topluma ve Sarıyer’e zerre kadar faydası olamaz. Zira bu insanlar, kendi istikballerini henüz sağlayamadıkları için toplumun sorunlarıyla uğraşmak yerine tüm enerjilerini kendi istikballerini garantilemeye ayıracaklardır. Ne acı ki Sarıyer siyasetinde bu tarz insanları çok görüyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlerde siyasete kötü örnek olan bu isimlere yer verilmemesini umuyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir