Sarıyer Kent Konseyi, 9 Mayıs Avrupa Günü’nde dünya barışına ve her türlü şiddete karşı barış ve birlik çağrısı yaptı. Sarıyer Kent Konseyi’nin ardından bir açıklamada CHP Sarıyer İlçe Başkanı Mehmet Deniz’den geldi. Sarıyer Olay’a konuşan Deniz; Barış ve Birlik çağrısına vurgu yaptı.

***

AMACIMIZ BİRLİKTE ÇÖZÜM ÜRETMEK

Sarıyer merkezdeki Atatürk büstünün önünde gerçekleşen basın açıklamasından sonra, konseyin genel sekreterliğini yapan Kübra Küçükerden Koçan‘da açıklamalar da bulundu.

Sözlerine Sarıyer Kent Konseyi genel sekreteriyim diyerek başlayan Koçan; “Kalkınmacı ve demokratik anlayışla ilçedeki sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere dernekler, vakıflar, üniversiteler, siyasi partililerin temsilcilerinin temsiliyeti  Sarıyer Kent Konseyi içinde yer alıyor. Hiçbir siyasi görüşe yakın değiliz, amaç ilçenin içindeki ihtiyaca yönelik birlikte çözüm üretmek. 2012 yılından beri genel sekreter olarak ben görev yapmaktayım. Bu süreç içinde kadınlarla çalışmalarımız oldu, kentsel dönüşümle ilgili çalışmalarımız oldu, köylerle ilgili, çiftçilerle ilgili yapmış olduğumuz tarımsal faaliyetlerde var. Bunlar haricinde girişimcilikle ilgili bilgilendirme toplantılarımızda oldu” dedi.

HER TÜRLÜ ŞİDDETE HAYIR!

Koçan sözlerine şöyle devam etti; “Bugün ki basın açıklamamız ise 9 Mayıs Avrupa Günü’nde bir faaliyet gerçekleştirmek istedik. Hem de barış olmayan içinde bulunduğumuz topluma barış mesajı vermek istedik. Çocuk istismarından tutun da, kadına şiddete karşı olsun, trafikte ki, sporda ki şiddete olsun her türlü şiddete hayır demek ve dünya barışa vurgu yapmak üzere bugün kent konseyi ve tüm paydaşlarıyla barış mesajımızı verdik. Sarıyer ilçesindeki dernek temsilcileri, üniversite de ki temsilciler, siyasi partimizden temsilciler vardı, muhtarlarımız vardı. Onlarda bize destekte bulundular sağ olsunlar.” dedi.

İŞTE SARIYER KENT KONSEYİ’NİN AÇIKLAMASI

BİRLİKTE GÜVEN İÇİNDE YAŞAMAYA ÇAĞRIMIZDIR

Basın açıklamasını yapan Derbent Muhtarı Aydemir Görmez şunları söyledi; Son zamanlarda ülkemizde ve dünyada yaşanan olumsuzlukların hepimizi üzmekle beraber başta anneler olmak üzere, henüz hayatı anlamlandırma evresinde olan çocuklarımızı ve gençlerimizi daha derinden etkilediği bir gerçektir.

Ülkemizde giderek artan terör ve şiddet olaylarının yanı sıra, bu olumsuz atmosferin yansımaları kadına yönelik şiddetten, çocuk istismarına, trafiğe ve spora kadar geniş alanda görülmekte ve öfke dilinin topluma hakim olmasıyla ürkütücü boyutlara ulaşmaktadır.

Birlik ve beraberliğin içinde yaşama kültürü olan, çoklu kimliklerin farkında olarak bireylerin haklarına saygı duyan, eleştirel bakış açısına sahip bireylerden oluşan bir toplum olmanın yolu kuşkusuz toplumun her kesimince demokrasi ve insan hakları kavramının içselleştirilmesinden geçmektedir.

Demokrasi ve İnsan Haklarının temel kavramları eşitlik, adalet, özgülük, yaşama hakkı gibi değerlere ulaşmak içinse toplumsal uzlaşı gereği tartışılmazdır. Buradan hareketle, toplumu oluşturan tüm bireylerin hoşgörü sahibi olmanın, empati kurabilmenin, öfke kontrolü yapabilmenin, uyuşmazlık durumlarında yaratıcı çözüm yollarından yararlanabilmenin yollarını araştırması gerekmektedir.

Bu konuda, hepimizin yapabileceği bir şeyler olduğunu düşünüyoruz. Uzlaşının bir kültür olarak algılanması ve yaşamın bütününün bir eğitim olduğu fikrinden hareketle ‘Uzlaşı Kültürü’ nün her alanda destekçisi olacağımızı kamuoyuyla paylaşırız.

Yüzyıllardır bu topraklar birçok medeniyeti barındırmış ve halklar tüm olumsuz olaylara rağmen bir arada ve kardeşçe yaşamak düşüncesinden vazgeçmemişlerdir. Halkın kardeşliğine inanıyor, yurdumuzda huzur için, birliktelik içinde bir arada yaşama umudumuzu hep canlı tutmaya kararlı olduğumuzu ifade ediyoruz.

 

SARIYER OLAY‘a konuşan CHP Sarıyer İlçe Başkanı Mehmet Deniz, “Bir tarafta padişah özlemi var, diktatörlük özlemi var Avrupa Birliği’nde demokrasi var. Şuan ki hükümetin yaşam tarzıyla Avrupa’nın yaşam tarzı kesinlikle uyuşmuyor, tam zıt unsurlar” dedi.

HÜKÜMETİN POLİTİKALARI AVRUPA BİRLİĞİNE ÇOK TERS

Deniz konuşmasına şöyle devam etti; “Avrupa birliği aslında işçilerin serbest dolaşımı, ekonomik olarak ülkenin gelişmesi bir yaşam dışında bir yaşam standardı iyileşmesidir. Toplumun tüm yaşamını ilgilendiren bir aşama olarak görüyoruz. Avrupa Birliği bir barış bölgesi. Bugün de barışla ilgili Kent Konseyimiz bir açıklama yaptı.  Burada son 14 yılda hükümetin yapmış olduğu uygulamalar, insanların yaşam tarzına müdahalesi Avrupa Birliği kriterleriyle uyuşmuyor.  Son 14 yılda Avrupa birliğine daha önce ki yıllar da atılmış olan adımlar, maalesef son yıllarda gerilemiş durumdadır. Çünkü ülkenin içindeki yaşam tarzına yapılan müdahaleler ve gezi olaylarında Avrupa, AKP’nin iç yüzünü öğrenmiştir. Sadece Avrupa değil dünya öğrenmiştir. İnsanlara nasıl baskıcı bir zihniyetle yaklaştıklarını, demokrat olmadıklarını, özgürlükten uzak olduğunu gördü Avrupa.  Şuan da da Avrupa Birliği’ne yaklaşmamız gerekirken uzaklaşmış durumdayız. Gün geçtikçe çağ dışı bir zemine kaymakta. Yine 1949 yılında kurulan bu birlikte çok geniş ilerleme kaydedilmişken,  şuan da gün geçtikçe Avrupa’dan uzaklaşıp bir Ortadoğu ülkesi olma yolunda ülkemiz. Bu çok iç acıtıcı bir şey. AKP’yi herkes kullanmış, işte ortakları kullanmış, paralel yapı kullandı, herkes bizi kullandı diyorlar. AKP’de insanları, toplumu kullandı bir dönem Avrupa’yı da kullandı, onları yanılttı. Fakat gerçek yüzleri ortaya çıktı. Ben geçen hafta Bolca Nine Şenlikleri için Edirne’ye gitmiştim. Edirne’nin merkezinin çok kalabalık ve yoğun olduğunu gördüm. Arkadaşlara sordum bu yoğunluk nereden geliyor, Yunanistan’dan vatandaşlar günlük alışverişe rahat bir şekilde gelip, alışverişlerini yapıp kendi ülkelerine dönüyorlarmış. Ancak bizim vatandaşlarımız oraya gitmek için vize uygulamasına tabi tutuluyor. Ülkemizin vatandaşları aşağılanıyor.”

DEVLETİ YÖNETENLER BİLE KENDİ ARALARINDA KAVGALI

“Ciddi bir biçimde göç aldık Suriye’den biliyorsunuz. Bununla birlikte sınırların kevgire dönmesi nedeniyle sadece Suriye’de değil  bütün Ortadoğu’da ki yaşam tarzı Türk toplumuna uymayan  yaşam biçimindeki vatandaşlar Türkiye’ye geldiler, bunların alt yapısı hazırlanmadan Türk vatandaşların haklarından daha fazla hak verildi. Bunlarda seçime dönük çalışmalar, oy kullanılsın diye. Gidişat hiç iyi değil o açıdan en önemlisi ülkede zaten barış kalmadı. Devleti yönetenler kavgalı. En son baktığımızda Cumhurbaşkanı ve başbakan birbirleriyle kavgalı, fakat ne hikmetse bunlar özgürce kendi aralarında bile tartışamıyorlar. Kavgalarını dışa tam manasıyla vuramıyorlar. Bir tarafta padişah özlemi var, diktatörlük özlemi var Avrupa Birliği’nde demokrasi var. Şuan ki hükümetin yaşam tarzıyla Avrupa’nın yaşam tarzı kesinlikle uyuşmuyor, tam zıt unsurlar. Avrupa birliğine giriyoruz kim derse, bizi kandırıyordur. Ama tüm bunlara rağmen, bir çıkış yolu var. Bu çıkış yolu da sağlıklı bir yapı, sağlıklı bir siyasi parti anlayışı geçmişte aslında Avrupa devletleri hep koalisyonlarla yönetilmiştir. Bizim ülkemizde istikrar istikrar %50 oy alıyor, hala istikrarı istiyor %100’ü istiyor. %100’ü aldığın zaman diktatörlük oluyor. Koalisyondan uzak bir anlayış, koalisyon demek uzlaşmak demek, barış demek, herkesin temsil edilmesi demek.”

AVRUPA ÜÇ DİKTATÖR GÖRDÜ, DÖRDÜNCÜSÜNÜ İSTEMEZ!

“Zaten Türkiye’nin yapısı da buna müsait değil. Geçmişte olduğu gibi her şeyin bir sonu var. Adımlarında sonu geldi zaten, en yakın zamanda da bunu göreceğiz.”