

İş adamı İzzet Bayraktar, gazeteci Müge Akgün’e Sarıyer’deki Grand Tarabya Oteli’ni satınalma hikayesini anlattı.
Grand Tarabya Oteli’nin sahibi İzzet Bayraktar, gazeteci Müge Akgün’e konuştu. Akgün’ün, Bayraktar ile Grand Tarabya’nın mutfağından, oteli satıl alma hikayesine kadar yaptığı tüm görüşmeyi, Radikal.com’da kaleme aldığı “İnşallah alamazsın…” başlıklı yazısı şu şekilde:
“Yeşilçam filmlerinin unutulmaz mekanı Büyük Tarabya Oteli’nin yenilenerek Grand Tarabya olarak kapılarını açmasının üzerinden üç yıl geçti. Bir süre önce anılarını kitaplaştıran İzzet Bayraktar’la buluşup hem eski günleri andık hem de restoranın yemeklerini deneyimledik.
“Hiç unutmam, 4 Nisan 2006 salı sabahı daha gün ışımadan uyandım. Hazırlanmaya başladım. Çocuklar dahil kimselerin de haberi yok ne yapacağımdan. Eşim “Nereye gidiyorsun” diye sordu, Ankara’ya, dedim. “Ne işin var Ankara’da ne yapacaksın” diye üsteleyince “Büyük Tarabya Oteli’ni almaya gidiyorum” dedim. Eşim durdu, yüzüme baktı ve “ İnşallah alamazsın” dedi.
Bir süre önce, İzzet Bayraktar’la Büyük Tarabya Oteli’nde buluştuk. Otelin o muhteşem manzarasından ve yeni halinden etkilenip “İzzet Bey, ne iyi etmişsiniz bu oteli almakla” dediğimde bu anısıyla başladı otelin ihale serüvenini anlatmaya…
Süreç zorlu geçer, İzzet Bey, planladığının çok üzerinde bir değere ihaleyi kazanır. Metruk halde bulunan, sokak çocuklarına ev olan otelin boşaltılması da renovasyon aşamaları da kolay olmaz. Yine de yedi yılın sonunda bir zamanların Büyük Tarabya Oteli 5 Yıldızlı Grand Tarabya’ya dönüşerek kapılarını açar.
YAZLIK TOKATLAYAN
1900’lü yılların başında, bugün Tarabya otelinin bulunduğu yerde Tokatlayan Oteli vardır. Beyoğlu’ndaki ünlü Tokatlayan Oteli’nin sahipleri burayı yazlık bölümü olarak mimar Alexandre Vallaury’e yaptırılırlar. Otel İkinci Dünya savaşı sırasında el değiştirir.
Tokatlıyan
Yeni sahibi yıkıp yerine yeni bir bina yapmak ister ama izin verilmeyince tadilatla ve adını değiştirmekle yetinir. Ama Konak Oteli adını alan ahşap bina 1954 yılında yanar.
Otelin bulunduğu arazi ve çevresi Emekli Sandığı tarafından satın alınır. Ve 1966 yılında Hilton ve Divan Otellerinden sonra döneminin en lüks oteli olarak kapılarını açar. Yeşilçam filmlerine mekan olması, Türkan Şoray, Ayhan Işık, Emel Sayın gibi ünlü yıldızları ağırlaması sayesinde kısa sürede Türkiye’nin dört bir tarafında efsaneye dönüşür. Büyük Tarabya Oteli’nde konaklamak, beş çaylarında akşam yemeklerinde buluşmak büyük bir statü sembolü haline gelir.
Oteli ilk kez 1990’lı yılların başında TRT için yaptığımız bir dizinin çekimleri sırasında görmüş ve bakımsız hali karşısında büyük hayal kırıklığına uğramıştım.
Neyse ki, şimdi yerinde gerçekten İstanbul’un en güzel, en özel otellerinden biri var. Hiç bir zincire bağlı olmayan Grand Tarabya gördüğüm kadarıyla çok başarılı işletiliyor. Otel’de konaklamadım ama restoranında yemek deneyimim oldu.
Otelin baş aşçısı Bolu-Mengen doğumlu olan Selçuk Gönen. Gönen, mutfağa aşçı olan babası sayesinde girmiş. 20 yıl kadar önce bir yazlık tesiste çırak olarak başlayan serüveni Antalya’da ve Ege’de beş yıldızlı otellerde devam etmiş. Ardından İstanbul Mövenpick, Çırağan Kempinski derken Grand Tarabya mutfağının başına geçmiş.
The Brasserie Restoran’ın muhteşem Boğaz, Tarabya ve Marina manzarası bile yeter ama yemekler de çok iddialı.
Selçuk Gönen
Şef Gönen ve ekibinin hazırladığı “Fırınlanmış zencefilli balkabağı çorbası”, “Karamelize soğanlı brioche ekmeği eşliğinde füme kaz ciğeri”, “İstakoz ve kum midyeli el yapımı makarna”, “Yaban mantarı, yeşil bakla püresi eşliğinde sunulan kestaneli kuzu” ve “Çıtır baklava hamuru ve mangolu dondurmalı kahveli çikolata mus’tan oluşan bir mönü hazırlamışlardı. Başlangıçtan tatlıya tüm tabaklar hem lezzet hem de sunumlarıyla kusursuzdu.
Kaz ciğeri
Grand Tarabya’da eski beş çayı ritüelini de canlandırmak istiyorlarmış. Lobide bulunan The T Lounge, verandadaki R.E.A.D. Cafe&Bakery ve ikinci kat terastaki Diba Bar da günün farklı saatlerinde manzaranın tadını çıkarmak isteyenler için düşünülmüş.
İstakozlu kum midyeli makarna
Bayraktarlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Bayraktar, The Grand Tarabya Genel Müdürü Bora Göymen ile Satış ve Pazarlama Direktörü Pelin Ulusoy’la yemek sırasında turizm sektörünün terör olayları nedeniyle girdiği dar boğazı da konuştuk. Doluluk oranları açıldıkları günden beri ilk kez bu kadar düşse de umutlarını kaybetmek istemiyorlar ve bu zor günleri aşacağımızı düşünüyorlar.
Kuzu
Ama yine de Pelin Hanım son dönemde yurt dışı fuarlarda mesaisini müşteri bulmaya değil, Türkiye’ye gelmenin tehlikeli olmadığına harcadığını anlatıyordu. Umarız bu zor günleri hep beraber atlatacağız…
65 YILLIK ANILAR KİTAP OLDU
Kayseri’de yedek parça işi yaparak yola koyulan bugün Türkiye’nin önde gelen sanayicileri arasında olan İzzet Bayraktar 65 yıllık iş yaşamının anılarını kayda almış. Geçtiğimiz günlerde raflara çıkan, “Babama Çin’de Fabrika Kuracağımı Söylesem Gülerdi’ başlığını taşıyan otobiyografik kitap akıcı bir dille kaleme alınmış ve keyifle okunuyor.