Kategoriler
Köşe Yazıları Manşet

YAZARIMIZ NURHAYAT ŞEN’İN KALEMİNDEN….

nurhayat-sen1

DOĞU’DA, ANNE OLMAK, KADIN OLMAK!

_ayrac

 

Ve kadınlar bizim kadınlarımız: “Korkunç ve mübarek elleri ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen…

Nazım’ın bu dizeleri ne de güzel mesaj veriyor.

***

Eğer bu coğrafyanın çocuklarını (minik bedenlerini) yine bu coğrafyanın kocaman adamları gözünü kırpmadan öldürülüyorsa… Burada bir terslik var demektir.

Keçilerini otlatmaya götüren yaşı tartışılan annesine göre 14 devlete göre 12 olan Ceylan Önkol‘un ağaç dallarında, taşların üstünde, ağaçların köklerine dağılmış parça parça olmuş cesedini gören Saliha annenin nasıl şok geçirdiğini anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor ve boğazım düğümleniyor…

 

Saliha Önkol’un son sözlerine kulak vermekte fayda var. ”Benim Ceylan’ım gitmiş, başkalarının Ceylan’ı gitmesin. 30 yıldır silahlı mücadele veriliyor. Bu Kürt mü, bu Türk mü? Bu başka şehirli mi bizim için fark etmiyor. Barış, kardeşlik gelsin” diyor.

***

14 yaşındaki çocuğu gözleri önünde giden bir annenin sözleri bunlar. Güneydoğu’da kadın olmak, hele bir de anne isen iki kat daha zor. Çile dolu bir yaşam sürüyor doğuda, güneydoğuda kızlarımız kadınlarımız.

Bir diğer acı da Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde amcasının evinde 3. katta oyun oynarken teröristlerin evlerine denk düşürdükleri roket atar 5 yaşındaki Elif Şimşek‘in minik bedeninde ölümcül yaralar açıyor.

Düşünün bu annenin çaresizliğini, acısını içinizde yaşayın.

 

7 yaşındaki Baran Çağlı‘nın Cizre’de vurularak yaşamını yitirmesi. Kanlar içerisinde canının yarısını sedye üzerinde yumruk yaptığı bir eliyle oğluna sarılıp, bir eliyle de şefkatle oğlunun başını okşayan annenin oğlunun gözlerinin içine son bir bakışı, kirpiklerinin arasında süzülen yaşlar Baran’ının yüzünde ki kanları temizler gibiydi. Bu kareyi vicdanı olan insanların unutması mümkün mü? Sahi vicdan demişken ne oldu bizlere vicdanlarımızı rafa mı kaldırdık?

***

Ya da Cizre’de 12 yaşındaki kız çocuğunun vurularak öldürülmesi. Bu yetmezmiş gibi sokağa çıkma yasağının olması nedeni ile cenazelerini defnedemedikleri için pet şişeler de buzlarla ve kokmasın diye evlerinde kışlık yiyeceklerini sakladıkları derin dondurucu da muhafaza etmeleri. Şimdi bir düşünün bu kadın buzdolabının kapağını açışında, çocuğunun o hali hep gözünün önünde olacak.

Bir empati yaparsak hiç kimse bu annenin yaşadığı acıyı ve çaresizliği yaşamak istemez.

***

Bu coğrafya üzerinde çaresiz, yüreği yanan kadınlar kervanına katılmak istemiyorsanız, bu insanların bu çocukların nedensiz yitip giden yaşamlarını sorgulamanın vakti geldi de geçiyor bile. Bugün Cizre’de, Siliopi’de, Bismil’de , Çukurca’da, Hakkari‘de yaşadıklarını yarın senin benim onun, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, yaşamayacağının garantisi yok. Acıyı içimizde hissetmek için beklemek yerine somut çözüm önerileri üretmeliyiz.

Batıdaki annenin gözünden, doğudaki annenin, kadının neler yaşadığını TV ekranlarından izleyerek çözülmediğini anlamak güç olmasa gerek. Doğu’da, Güneydoğu’da kadınsanız, sofrada kaşığınız, her hangi bir konu üzerine konuşma hakkınızın hiç bir zaman önceliği olmuyor.

Erkek egemen toplumda kadın tarlada ırgat, kocasına kadınlık, kuluçka makinası gibi doğurgan, sevdiği birine kaçtı diye veya yakını tarafından tecavüze uğrayan. Neden tecavüze uğradın diye suçlu ilan edilip, aile meclisi tarafından töreye kurban edilen eli öpülesi kızlarımız, kadınlarımız.

Yaşları daha 14-15 iken kendilerinden yaşça çok büyük neredeyse babaları hatta dedeleri yaşındaki koca adamlara ”Çocuk gelin” olarak zorla evlendirilen, çocuk yaşta çocuk sahibi olan küçük kadınlarımız var.

***

Ben bulunduğumuz durumda kadınlara karşı şiddet ve tacize karşı yapılan caydırıcı herhangi bir önlem göremiyorum. Ve ben diyorum ki! Yasalar kadınlar öldürülmeden, yaşarken korunmalarının gerektiğini, kadınlara sığınma evlerinin yapılması, iş imkanının sağlanması ve şiddet gösteren eşlere caydırıcı cezaların verilmesi gerektiğini düşüncesindeyim. Bu konuyu hayata geçirmek için özellikle kadın milletvekilleri bizim sesimiz olmalılar.

Yarın çok geç olabilir…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir