Kategoriler
Köşe Yazıları Manşet Siyaset

CHP’deki AKP’liler, AKP’deki CHP’liler

Bir insanın hangi partiye mensup olduğunu görmek için onun hangi partiye üye olduğuna değil, hangi partiye ve kime hizmet ettiğine bakmak gerekir… Resmiyette bir partinin üyesi-yöneticisi hatta ilçe başkanı dahi olsanız, yaptıklarınızla rakip partiye hizmet ediyorsanız sizin asıl yeriniz işte orasıdır.

 

“AK Parti’li olup gerçekte iyi bir CHP’li; CHP’li bilinip tam bir AKP’li de olabilirsiniz…”

 

Sarıyer’in neredeyse her köşesinde işte bu tarz insanlara rastlamak mümkün…

 ***

Peki bir kişi, kendi partisi dururken bilerek yada bilmeyerek nasıl olur da rakip partiye hizmet edebilir?

 

Adına ister cehalet, ister kötü niyet, ister yanlışı doğru sanıp peşinden gitmek, isterse kişisel çıkarları düşünmek deyin sonuçta tüm bunlar kendi ailesine ve davasına ihanettir…

 

Ancak ne var ki ihanetler, çoğu zaman sonradan fayda etmeyen pişmanlıklara neden olur. Kendi bindiği teknede delik açanlar, hatalarının bedelini er geç azgın sularda boğularak öderler… Sarıyer’de gün boyu avare avare dolaşıp kendi teknelerine gedik açmaya çalışanların bu yüzden bir kez daha düşünmeleri gerekiyor.

 

Siyasette ihanet; sadece bilerek yada isteyerek yapılmaz;

… seçimi kazanamayacağını bile bile sırf kendi çıkarları için bir adayın peşinde koşmak;

 

… kendine rakip gördüğü diğer adaylar hakkında karalama kampanyası yürütmek, ya da yürütülmesine göz yummak;

 

… kendi partisinden belediye başkanlığı yapan kişiye yada ilçe başkanına hakaret edilmesinden mutlu olmak, ya da hakarete ortak olmak;

 

… rakip parti tarafından finanse edilen gazetelerde yayınlanan şekerleme süsü verilmiş zehirli haberlerden keyif almak, onları sosyal medyada paylaşmak;

 

… belediye başkan adaylarını genel merkezin, belediye başkanlarını ise sokağın belirlediğini unutup; rekabetin sadece adaylık yarışından ibaret olduğunu sanmak, ilerisini hiç ama hiç hesaba katmamak;

 

… rakip gördüğü kişilerle ilgili topladığı evrakları ve dosyaları genel merkez koridorlarında oda oda dolaştırmak, o kirli evrakları pazarlamaya çalışmak;

 

… kendine taraftar toplamak için uçan kuşa belediyede; iş, müdürlük, başkan yardımcılığı vaadinde bulunmak, bol keseden gelecek vaat etmek;

 

… kendi partisi aleyhinde bilgi ve dedikodu toplayıp rakip partinin taşeronu yerel gazetelere haber servis etmek;

 

… aday adaylık müracaatı yapıp aynı gece rakip partinin ilçe başkanı ve militanlarıyla çok özel akşam yemeğinde buluşmak, onlardan icazet ve direktifler almak;

 

… kendi makamını ve sıfatını satışa çıkarırcasına, belediye belediye dolaşıp ihale peşinde koşmak;

 

… alt tarafı 1 yıl başkan yardımcılığı yapıp da kendisini Sarıyer’in gelmiş geçmiş en başarılı belediyecisi ilan etmek, ona bu makamı verenlere vefasızlık ve nankörlük etmeye kalkışmak;

 

… masa başında yapılan asparagas anketlerden medet ummak, uyduruk sanal anketlerle kendisini açık ara önde göstermeye kalkışmak;

 

“Acaba bu  dönem arkamdan gelen olur mu” diye düşünmeden her seçimde kendini Sarıyer’in doğal adayı görmek, halka ancak işi düşünce sadece seçimden seçime sokağa çıkmak; 

 

… kendi kirli ve hastalıklı fikirlerini sanki toplumun genelinin ortak düşüncesiymiş gibi lanse etmeye çalışmak;

 

… elle tutulur tek bir projesi olmadığı halde sırf siyasi inat ve kendini ispat uğruna adaylık sevdasına atılmak;

 

… belediye başkan adayı olup seçimi nasıl kazanırımı değil, sponsorlardan toplanacak paraları nasıl cebime atarımı düşünmek;

 

… Sarıyer’e değil, kendisine hizmet edecek kişileri aday yaptırabilmek için genel merkez koridorlarını aşındırmak;

 

Sıradan bir başkan yardımcılığı görevini dahi 1 yıl bile yapamayıp kaçanların, Sarıyer’de 5 yıl boyunca kaçmadan adam gibi belediye başkanlığını yapabileceğine inanmak;

 

Kendinin deniz ötesinde oturduğunu unutup “Sarıyer’i Sarıyerli aday yönetmeli” diye nutuk atarak hem şahsını hem de partisini gülünç duruma düşürmek;

 

Güven vermediği için karısının ve ailesinin bile kendisine oy vermeyeceğini bildiği halde Sarıyer’in 5 yılına talip olmak;

 

Sarıyer’deki varlığının sadece seçim afişlerinden ibaret olduğunu bildiği halde, kendisini sokağın istediği kişiymiş gibi Ankara’ya yutturmaya yeltenmek, milleti keklemeye kalkışmak; 

 

Henüz daha sıradan bir belediye başkan aday adayı olmasına rağmen, çoktan aday olup belediye başkanı seçilmiş gibi şatafat içinde gezmek, “Küçük dağları ben yarattım” havasına kapılarak insanlara şimdiden tepeden bakmak;

 

Siyaseti sadece kahve köşelerinde ve çay bahçelerinde yapıp, gerçek siyasetin sokaktaki insanlara hizmet etmek olduğunu unutmak;

 

… taşeron gazetelerin belediye ile teşkilatın arasını açmak için yayınladığı gaz verici haberleri pek beğenmek;

 

… kendi teşkilatındaki isimlerin partiye zarar verecek siyasi hareketlerde bulunmasına göz yummak ve bunlara bile bile ses etmemek de İHANETTİR…

 

Sonuç olarak; hainleri ve hainlikleri bünyesinde barındırmaya devam eden partiler, rüzgar hangi yönden eserse essin her şartta kaybetmeye mahkumdur…  Başarı her zaman ve şartta “Biz” demesini bilenlerin işidir…

 

Bekir BATU yazdı

bekirbatu@gmail.com

“CHP’deki AKP’liler, AKP’deki CHP’liler” için 4 yanıt

CHP yöneticileri bu adam kadar çapsız değildir. Bunun ne ZAVALLI, ne ÇAPSIZ olduğunu Sarıyer deki en sıradan insan bile biliyor. Bekir BATU uzun uzun tarif etmene gerek yok o adamı 5 yaşındaki çocukta tanıyor çünkü 5 yaşındaki çocuk zekalı da ondan.

sevgili Bekir Batu , kendini yorup bu koca listeyi yazacağına tek satır ” EROL AYDIN ” yazsaydın sarıyer halkı nelerden bahsedeceğini anlardı… 🙂 bu TARİFi anlamak için ARİF olmak şart değil , maalesef erol aydını tanımak yeterli ….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir