BEKİR BATU – SARİYERGAZETESİ.COM / KÖŞE YAZISI
Dünyadaki tüm ülkeler koronaya karşı büyük bir sınavdan geçiyor. Covid-19 denilen illet yüzbinlerce kişinin canı aldı, almaya devam ediyor.
Her ülke gibi Türkiye de kendi sınavını veriyor. Ülkemiz bu savaşta, birçok dünya ülkesine göre çok iyi durumda. Elbette çok eksiğimiz var ancak başka ülkelerde yaşananları görünce halimize şükrediyoruz.
Örneğin sözde süper güç Amerika gibi ülkeler bile bu sınavda adeta sıfır çekti. Uzayda bile hakimiyet kuran, tek tuşla dünyanın istediği ülkesini yok edebilme gücüne sahip para imparatoru Amerika, 50 kuruşluk maskeye bile muhtaç kaldı. Öyle ki; beğenmedikleri (!) Türkiye’den yardım istediler. Ölümler ülkede o kadar çok arttı ki, sokaktaki cesetler yüzünden New York semalarında akbabaların uçtuğunu gazetelerden okuyunca doğrusu şaşkına döndük. 4-5 ay önce birisi çıkıp bunun olacağını söylese, deli diye gülüp geçerlerdi. “Dünyanın lideriyim” diyen bir ülkenin geldiği acınası durum hepimizi hayrete düşürdü. İngiltere, İtalya, İspanya gibi ülkelerin durumu da ortada. Ölümlerin sayısında giderek azalma olsa da önümüzü henüz tam olarak görebilme şansımız yok.
İnşallah bu illeti kısa sürede atlatıp, normal hayatımıza döneriz.
***
Peki korona bize ne dersi verdi? Küçük bir virüs insanlığa ayar çekmiş, yeryüzündeki hakimiyetin aslında sadece Allah’a ait olduğunu herkese bir kez daha hatırlatmıştı. Milyar dolarlarına, silahlarına ve teknolojilerine güvenen koskoca ülkelerin, küçücük bir virüsle baş edemediğini gördük. Virüse karşı ilaç bulma çalışmaları sürüyor ancak yakın zamanda bunu yenebilecek bir ilaç bulabilmek de pek kolay görünmüyor. Elbette dünyadaki herkesin bu beladan alacakları dersler var. Sadece insanlar değil, devletler ve onları yönetenler de…
Peki Türk halkı olarak bizler hangi dersleri aldık?
Ülkemiz korona günlerinde pek çok şeyi bizzat yaşayıp görme fırsatı buldu. Bugüne kadar cilalı sözlerle övünülen ekonomimizin kötü olduğu, kasamızın bomboş olduğu gün yüzüne çıktı. Ekonomi üzerine söylenen süslü sözlerden, nasıl oldu da bu kadar kısa sürede vatandaşa IBAN numarası verilir hale gelindiği pek anlaşılamadı.
Ancak Türk insanı, kültüründen ve dininden aldığı değerlerle birbirine sarılarak bu süreci devlete yük olmadan aşmaya çalışıyor. Devlet ise her dönem yükünü üstüne aldığı belli bir kesim dar gelirli vatandaşa sosyal yardımlarını sürdürüyor. Toplumun geniş kesimi, bu zor günleri bize has dayanışma ve yardımlaşma duygusuyla atlatmaya çalışıyor. Türk insanı ekmeğini bölüşebilen, halinden şikayet etmeyen ve şükür etmesini bilen bir toplumdur. Hal böyle olunca devleti yönetenlerin işi biraz daha kolaylaşıyor. Dünyada hiçbir ülkenin yöneticilerine, bizim gibi kanaatkar bir topluma sahip olmaz kolay kolay nasip olmaz.
Böyle bir topluma sahip olmak bizim için hem övünülecek hem de eleştirilecek bir durum olsa gerek. Toplum; her zor dönemde yükü kendi sırtlanacaksa, devleti yönetenler ve olası kara günler için hazırlık yapmayanlardan kim hesap soracak? Devleti yönetenlerin eksikliği her daim topluma fatura edilemez. Devlet kendi bütçesini iyi muhafaza edecek, toplum da devletinin yanında olacak.
Aksi halde yemeği yiyen başkası, hesabı ödeyen başkası olmaya devam eder. Oysa böyle günlerde devlet ve millet bir olmalı, yük tek yönlü bir tarafın omuzuna yıkılmamalı. Açık söylemek gerekirse, devlet bu süreçte yetersiz kalmış, toplumumuz mükemmel bir dayanışma örneği sergileyerek bu açığı kapatmaya çalışmıştır. Korona dönemi bittiğinde devlet, ekonomik anlamda kendisine çeki düzen vermeye başlamalı, insanlara IBAN numarası verir duruma düşmemelidir. Bir ülkede, toplanan bunca vergiye rağmen devlet bu noktaya getirilmişse elbette idarecilerimiz başlarını ellerinin arasına koyup düşünmelidir. Bu ülke için artık daha güzel işler yapmalıdırlar. İnşallah bu günleri hep birlikte atlatacağız…
***
Öte yandan korona nedeniyle toplumda manevi açıdan bir yükselme ve dinsel bir aydınlanma dönemi yaşıyoruz.
İnsanlar, evlerinde kaldıkça kendilerine zaman ayırarak kitap okuma şansı da yakaladı. Günlük işlerden kendilerine zaman ayıramayan insanlarımız, yaşadığımız bu dönemi kültür anlamında fırsata çevirdi. Kuran’a ve dine yönelme çoğaldı. Demek ki hayır görünende şer, şer görünende hayır olabiliyor.
“… Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz ise bilemezsiniz”
(Bakara Suresi 216. Ayet)
Sevgiyle kalın, evde kalmaya devam edin! Hayırlı Ramazanlar!